Kapıdaki tehlike. Üçüncü Dünya Savaşı başlayınca neler olacak

Albert Einstein “Üçüncü Dünya Savaşı’nda hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum ama Dördüncü Dünya Savaşı’nın taş ve sopayla yapılacağı kesin” demişti. Şimdi kalkan, ok, kılıç gibi eski savaş aletleriyle en fazla kaç kişiyi öldürebileceğinizi düşünün. Eğer bittiyse bir yandan hamburgerini iştahla mideye indirip diğer yandan kolasını afiyetle höpürdeten bir ergenin sahip olduğu drone ile kaç kişiyi öldürebileceğini hayal edin? Sadece bu bile Einstein’ın ne kadar haklı olduğu gösteriyor. Öyle değil mi?

Mevcut silahların yanı sıra artık çok sayıda ses hızından kat kat daha hızlı hareket eden hipersonik füzelerimiz, yapay zeka kontrollü dronlarımız, savaş saldırılarımızvar. Tüm bu tür silahların olası bir savaş halinde yerleşim merkezlerini hedef alacağında şüphemiz yok herhalde?

Hepimizin hayatında en az bir ekonomik kriz görmüşlüğü var. Uzun uzun yazıp da canınızı sıkmayalım, işin özeti, dünya üzerindeki hiçbir toprak parçası gerçek anlamda yalıtılmış değil. Küreselleşmiş bir ticaret ve ekonomi dünyasında hepimiz tamamen birbirine bağlı ve bağımlıyız, hemcinslerimizin gücüyle gelişip yok oluyoruz. Olası bir savaşta ekonomilerin ayakta kalmasını beklemek fazlaca masum bir fikir olur…

Peki küresel bir dünya savaşının küresel ekonomiler ve ticaret üzerinde ne gibi sonuçları olur? Belki de buna “ekonomi” dememeliyiz. Çünkü o sıralarda fare eti satın almak için deniz kabuklarını para olarak kullanıyor olabiliriz. Gülmeyin, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında bunun daha beterleri yaşandı. Tedarik zincirlerinin bozulması veya dünyanın belirli yerlerindeki kaynakların tamamen yok olması gibi bariz yansımaları da olacaktır.

Yaşanacak sıkıntıların sadece gıda, tekstil gibi kalemlerde açığa çıkacağını zannediyorsanız kafanızı yavaşça Ukrayna – Rusya Savaşı’na döndürüp yaşanan elektrik ve diğer güç problemlerine odaklanın. Eğer elektrik veya benzeri problemlerin arasında bunlara ulaşabilseniz dahi muhtemelen onu karşılayacak paranız olmayacak…

Siz ve aileniz de dahil olmak üzere milyonlarca kişinin yaşamının risk altında olduğu küresel bir çatışma durumunda, insanların sınırlar arasında nasıl kaçışıp duracağını bir düşünün! Wilson Center’a göre, 2023 mali yılında ABD’de 2,5 milyon kişi Meksika sınırından yasa dışı yollardan ülkeye girmeye çalıştı. Peki, III. Dünya Savaşı sırasında tahribat hüküm sürdüğünde, sınır koruma önlemleri zayıfladığında ve ulusların aklında temel hayatta kalma mücadelesi olduğunda ne olurdu? Bir düşünün…

Üçüncü Dünya Savaşı, eski uluslararası bağların kopmasına, yenilerinin oluşmasına, eski güçlerin çöküşüne, yenilerinin yükselişine ve aradaki muhtemel olan bütün seçeneklere sahne olacaktır. Kaynak kıtlığının, parçalanan ikmal trenlerinin, yıkılan altyapının, gelişmiş silahlarla harap edilen toprakların, mülteci krizlerinin ve çok daha fazlasının ortasında, uluslar en sadık müttefikleri dışında kimseye güvenmemeye başlayacaklar ve bu da pek çok sosyopsikolojik sıkıntıları doğuracaktır.

III. Dünya Savaşı’ndan sonra küresel güç dinamiklerinin temelini oluşturacak yeni uluslararası koalisyonların kurulacaktır. Birleşmiş Milletler veya Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşlar da savaş sonrasında tamamen işe yaramaz hale gelebilir.

Savaşın başlarında muhtemelen diktatör delilerin olduğu yeni kurumlar doğacak ve savaşta en sert darbeyi en gelişmiş ülkelerin alacaktır. En azından diğerlerinden daha fazla hedef alınacağı, çatışma doğası gereği daha küçük ölçekli ve bölgesel olmadığı sürece, mantıklı olduğu için, dünyadaki mevcut siyasi liderlerin çoğunun küçülmesini bekleyebiliriz.

Küresel bir savaş sırasında hedef alınacak o canım, o güzelim şehirlerin pek çoğu muhtemelen sadece kartpostallarda yaşayacak.

Bir zamanların en görkemli, içerisinde parayla bile girilemeyen yapılarının çoğu mezbele haline geleceğinde de şüphe yok.

Yok olan sadece şehirlerimiz ve evlerimiz olmayacak, esas olan maddi yok oluşlardan ziyade yaşanmışlıklarımızın, hatıralarımızın yok olması ve bunun yol açacağı psikolojik tahribat…

Yaşanacak delice çatışmaların ortaya çıkartacağı ses kirliliği insanları bir daha geri dönüşü olmayan bir psikolojik harbe de sürükleyecektir.

Küresel savaş bir yandan yerelleşmeyi, milli duyguları uyandıracak diğer taraftan da kitlelerden ayrı düşünen milyonları yalnızlığa sevk edecektir.

Her an ve her dakika tedbir almak zorunda olacağımız şeylerin başında muhtemelen kimyasal saldırılar da yer alacak. Pandemi döneminde maskeyle dolaşırken ne kadar zorlandığınızı bir düşünün…

Savaşın yıkıcılığı etrafımızı demir yığını savaş makineleriyle doldururken ne kadar neşeli olabiliriz ki?

Küresel savaşın belki de en ağır etkilerinden biri her an birisi tarafından vurulma korkusunu ölünceye kadar taşıyacak olmamız olacaktır. Böyle bir hayatı kim ister ki?

Savaş esnasında veya sonrasında ortaya çıkacak yerel ayaklanmalar, çetelerin yerel iktidar arzuları da karşılaşacağımız problemlerin başında gelecektir.

Yukarıda Üçüncü Dünya Savaşı’nın yalnızca en genel ve net sonuçlarının bir özetini sunmaya çalıştık. Ancak “tedarik zincirleri” gibi teknik terimler kullanırken veya “göçmenler” gibi ifadelere yer vererek gerçek, yaşayan insanları tanımlarken, Üçüncü Dünya Savaşı’nın karmaşık neden-sonuç ağının tek ve korkunç bir sonuca indirgendiğini hatırlamak çok önemlidir o da Büyük ölçüde artan insan acısından ibarettir…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir